Seda - Bir Öğretmenin Kırılan Aynası
   
  Seda Küçükaslan
  Ana Sayfa
  BLOGLAR
  => Arkadaşlık
  => Ben Hiç Böyle Sevmedim..
  => Bir Öğretmenin Kırılan Aynası
  => Serçe ile Göçmen Kuş
  İletişim
  Ziyaretçi defteri
  istatistikler
  Aşk Başlamadan Güzel
  Ben Seni Sevdim Mİ?
  Bitmeyen Sarhoşluk
  Bekle
  Böyle Bir Sevmek
  Kimi Sevsem..
  Sen Benim Hiçbir Şeyimsin
  Ben Artık Sen Olmuşum
  Gözlerin Kanıma Girdi..
  Öğretmenim
  Salihlim:)
  Eğer
  Her Şey Sende Gizli
  Bir Şey Var Aramızda
  Gitme..
  Yeniden Başlayabilseydim.
  Yalnızlığa Alışmalı
  Bir Dost
  Aşkın Acı Hali

BİR ÖĞRETMENİN KIRILAN AYNASI
 
Yıllar önce hayalimde hep ideal bir öğretmen portresi çiziyor; bu ideali gerçekleştireceğim günü sabırsızlıkla bekliyordum.
Nihayet beklenen gün geldi ve ben öğretmen oldum. Aradan geçen zaman gösterdi ki bu, benim gibiler için laftan öteye geçemeyen, hayata aksedemeyen sadece ve sadece bir hayalmiş...
Mesleğimde tükettiğim yıllar, bu acı gerçeği her geçen gün biraz daha yüzüme vurmaya başlamıştı.
 
utanacaktım....
Ben öğrencilerime dosdoğru olmayı öğretecek; fakat hayatımdaki zikzakları görünce utanacaktım.
 
üzülecektim...
Ben onlardan içten, riyasız, samimi olmalarını isteyecek; fakat içimin dışıma uymayan tezatlarını görünce üzülecektim.
 
yanacaktım...
Ben onlardan “iki günü eşit olan ziyandadır” ilkesinden hareketle hergün belleklerine yeni bilgiler katmalarını isteyecek; fakat aylarca eski, köhnemiş bilgilerimi kullanıp, sermayeyi tükettiğimi görünce cehaletime yanacaktım.
 
kahrolacaktım...
Ben onlardan, “gerçek imanı tadan kainata meydan okur” ilkesinden hareketle mangal yürekli olup, sadece Allah’tan korkmalarını öğretecek; fakat kendi gölgemden bile korktuğumu görünce kahrolacaktım.
 
ezilecektim...
Ben onlara müslümanca yaşamanın zorluklarını anlatacak derslerimde bol bol sabrı işleyecek; fakat en ufak bir esintide dökülen yaprak misali yere düştüğümü görünce ezilecektim.
 
yutkunacaktım...
Ben onlara Ebubekir’in sadakatını, Ömer’in kahramanlığını, Osman’ın takvasını, Ali’nin ilmini, Bilal’in acılarını, Mus’ab’ın öğretmenliğini anlatacak; fakat içler acısı halimi görünce yutkunacaktım.
 
hayıflanacaktım...
Ben onlara Allah için sevmelerini ve Allah için buğzetmelerini öğretecek; fakat fâni şeylere bel bağlayıp onlara harcadığım zamanı hatırlayınca hayıflanacaktım.
 
susacaktım...
Ben onlara sıla-i rahimi, akraba ziyaretlerini ve bunun faziletini anlatacak; fakat birçok akrabamı tanımadığımı görünce susacaktım.
 
        kem küm edecektim...
              Ben onlara komşuluk haklarını anlatacak “komşusu aç iken tok yatan bizten değildir” fermanını hatırlatacak; fakat komşularımla hiç selamlaşmadığımı farkedince kem küm edecektim.
 
        es geçecektim...
              Ben onlara nefsin ve şeytanın birer düşman olduğunu, kalpteki kin ve adavet duygusunun onlara karşı kullanılması gerektiğini telkin edecek; fakat sudan bahanelerle mü’min kardeşime dargın olduğumu görünce es geçecektim.
 
        anlayacaktım...
              Ben onlara “namaz kötülüklerden alıkor” ayetinin tefsirini yapacak; fakat fenalıklarla dolu hayatımda namazın eğilip doğrulmaktan ibaret olduğunu görünce mahrumiyetimi anlayacaktım.
 
        terleyecektim...
              Ben onları Rabbimin azabıyla korkutacak; fakat konuyla ilgili ayetleri okuyunca tir tir titreyecek ve terleyecektim...
 
        ortalıkta kalacaktım...
              Ben onlara kıyamet günü herkesin sıcaktan bunaldığı bir zamanda Allah’ın kendilerini gölgelendireceği yedi sınıf insandan bahsedecek; fakat kendime ait bir sınıf bulamayınca ortalıkta kalacaktım.
 
        sinecektim...
              Ben onlara Hakk’a teslim olup, zulme boyun eğmemeyi öğütleyecek, fakat gökten zulüm yağarken başımı önüme eğip sinecektim.
 
        kükreyecektim...
              Ben onlara gurur ve kibirden kaçınmalarını ve tevazuyu öğretecek; fakat nefsime karşı yapılan en küçük bir hakarette aslan kesilip kükreyecektim.
 
        çekiştirecektim...
              Ben onlara başkalarının ayıplarını görmeyip kendi kusurlarını bilmeyi tavsiye edecek; fakat her fırsatta önüme gelenin gıybetini yapıp çekiştirecektim.
 
        gülecektim...
              Ben onlara “mü’minler bir vücudun azaları gibidir. Birinin rahatsızlığını diğerleri de hisseder” düsturuyla İslam kardeşliğinin manasını öğretecek; fakat müslümanlar dünyanın birçok yerinde kafirin çizmesi altında ezilip kan ağlarken, ben ufak bir menfaat temininde sevinecek, gülecektim.
 
        dilim tutulacaktı...
              Ben onlara “sizin en hayırlınız Kur’an’ı öğrenen ve öğretendir” hadisi ışığında sık sık Kur’an okumalarını tavsiye edecek; fakat aylar sonra açtığım Kur’an’ı kekeleyerek okuduğumu görünce dilim tutulacaktı.
 
        laf bulamayacaktım...
              Ben onlara “Allah’ın size rızık olarak verdiği şeylerden sadaka olarak verin” diyecek; fakat küçücük bir hayır istenince bin dereden su getirdiğimi görünce, söyleyecek laf bulamayacaktım.
 
        kederimden ölecektim...
              Ben onlara hal ve hareketlerimle örnek olacak; fakat perişan halimi görünce Bediuzzaman’ın “nefsini ıslah edemeyen, başkasını ıslah edemez” vecizesini hatırlayarak kederimden ölecektim.
 ...
Sonra öğrencilerimde iyiyi, doğruyu, güzeli arayacak; ama bulamayacaktım...
Ve...
Aynaya baktığımda kendimi bulacaktım.
Çünkü;
“Öğrenciler, öğretmenin aynası olacaktı.”
 

 
Bugün 23 ziyaretçi
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol